KAPIKAYA: GÖĞE BAKMA DURAĞI

KAPIKAYA: GÖĞE BAKMA DURAĞI

Bilinir, Göğe Bakma Durağı şair Turgut Uyar’ın şiiridir ve şöyle başlar: ”İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım/Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından/Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından/Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar/Şu aranıp duran korkak ellerimi tut/Bu evleri atla bu evleri de bunları da/Göğe bakalım.” Şiir, toplum içinde yaşayan insanın yalnızlığını ve mahzunluğunu anlatır. Ve göğe bakarak da mutlu olmayı. Biz de öyle yaptık ve Kapıkaya’da bol bol göğe baktık. Gökyüzüne bakınca mutlu olur mu insan? Bu soruya ben Kapıkaya’da evet dedim. Masmavi gök ve yemyeşil orman bir de buz gibi akan Kızılırmak… Üstüne bir de Bafra’ya takriben 40 km uzaklıktaki Kapıkaya… İşte burada insan göğe bakınca da mutlu oluyor dedim. Kimine göre kısacık bir mola, kimine göre ömür boyunca sürecek bir zaman… Bazen kuşlardan gelen uğultu, bazen de dağlardan gelen yalın bir sessizlik… Kısaca huzur… Ve insana acizliğini tane tane anlatan yer Kapıkaya… Şair İbrahim Tenekeci’nin “Ve kendimi arıyorum/meşgul çalıyor” dediği yer. Kimse ulaşmasın, dünyalık hevesler birkaç gün gerimizde kalsın istiyoruz. Kapıkaya’da hayat ne de güzel duruyor…   Kızılırmak yanımızda bize bakarak akıyor. Akıp giderken bizi de, düşlerimizi de taşıyor sırtında. Nefes nefese koşturan ırmağın küt küt atan kalbini dinliyoruz. Kızılırmak’ın kızıl değil de yeşil olduğunu fark ediyoruz, çatısına konan ormanın gülümsemesiyle. Öte yandan her sabah bizi aramak için uzatıyor başını güneş. Belli ki gece çok uyumuş ve çok özlemiş misafirlerini. Yalın ayakla geziyoruz toprakta. Toprağa değince ten, toprakla kardeş olduğunu anlıyoruz. Tenler canlanıyor, canlar bir oluyor ve birden havalanıyor kuşlar. Karıncalar, ormanın tepesine tüneyen ay, insanları ürkütmemek için fısıltısıyla gezinen sabah rüzgârı, gecenin insanı ısıtan soğuğu… “Geceye sarılarak” ısınmayı öğreniyor insan. Kamp ateşi Akdeniz’in akşamları için değil, Kapıkaya’nın Akşamları için yanıyor. Kırmızı renkli gitarı çalan gencin yüzü de kırmızı oluyor, hem ateşten hem de kim bilir ki neden…   Siz kent dersiniz ben şehir… Kentlerin daralmış ve sıkılgan insanları tabiatla birlikte işte burada özgürlüğüne biraz daha yanaşıyor. Kent, insanları boğuyor, Kapıkaya insanı salıyor. Burada insan, göğe, toprağa, cana, kendisine sarılıyor. Gözüyle didik didik ediyor burası. Her şeyi ve herkesi arıyor burada mekân. İnsan kendini burada arıyor ve buluyor.  Yapraklar alkışlamadı ama ben alkışladım. “Bir etkinlik ancak bu kadar güzel yapılabilirdi” dedim göğe her baktığımda. Ve daha önceleri, Kapıkaya için, buralarda unutulan Eleni için yazdığım şiirimin şu kısmını içimden kendime okudum çam ağacına yaslanıp Kapıkaya ’da göğe bakarak:“Düğünlerde renklenirdi köy lambaları/Eleni dağlara yalnızlık senin için verildi/Eleni ben seni hiç görmedim/Ellerini ve mavi göğe dalan siyah gözlerini…”   Fatih TEZCE 4 Ağustos 2022 -Bafra KAPIKAYA: GÖĞE BAKMA DURAĞI