Hakan Eroğlu'nun kaleminden, eğitim herkese şart
Hakan Eroğlu'nun kaleminden, eğitim herkese şart
Hakan Eroğlu'nun kaleminden, eğitim herkese şart
Gün geçmiyor ki “eğitim meselesi” ülkemizde olumsuz bir şekilde gündeme gelmesin. Öğretmenlik meslek kanunu, tatili, karnesi, şiddeti, müfredatı derken şimdi de YKS (Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı) gündemi meşgul ediyor. Neredeyse 2,5 milyon öğrencinin girdiği YKS’ de ders ortalamalarında ortaya çıkan sonuçlar eğitim sisteminde neden bir arpa boyu yol alınamıyor? Sorusunu gündeme getiriyor. 40 sorunun sorulduğu TYT (Temel Yeterlilik Testi) Türkçe dersi ortalaması 21,4 iken yine 40 sorunun sorulduğu AYT (Alan Yeterlilik Testi) matematik ortalaması 5,5. Fikir vermesi açısından yazacak olursak; fen bilimlerinde fizik dersi 13 soruda 2,2 kimya dersi 13 soruda 1,4 ve biyoloji dersi 13 soruda 2,3 net ortalamasında kalmış. Bu sonuçlar bugün dikkat çeksede şöyle son beş senenin ortalamalarını inceleyecek olursak aslında çokta ilerleme kaydedilmediği apaçık görülmektedir. 2023 yılı verilerini ele alacak olursak; Türkçe dersi 20,02 iken matematik dersi 7,57 fizik dersi 2,51 kimya dersi 1,76 ve biyoloji dersi 2,08 olarak gerçekleşmiş. Peki, yıllardır süregelen bu başarısızlığın sebebi nedir? Cevap veriyorum, hepimiz…
İstikrar sürsün Türkiye büyüsün derken en çok değişimin milli eğitim bakanlığında yapılması ve sayısız kez eğitim-öğretim programlarıyla oynanması bu konuda çokta istikrarlı olunmadığını göstermektedir. Herkesin zamanında karşı çıktığı 4+4+4 eğitim modeliyle okuma öğretme metodunun değişmesi, el yazısı uygulaması, sırf her söyleneni kabul etsin, yanlışa yanlış doğruya doğru diyemesin diye “Mülakat” adı altında göreve getirilen yöneticiler, proje okulları atamalarındaki hatalar, kimsenin görüşü alınmadan yapılan müfredat değişiklikleri, sınıfta kalmanın kalkması vb… gibi sayabileceğimiz türdeki hesap(lı)sız yanlışlar.
Eğitime sadece ders ya da okul penceresinden bakmak bizi doğru sonuca götürmeyecektir. Eğitim kişileri belli hedeflere yönlendiren, onlara bilgi beceri ve davranış değişikliği kazandıran önemli bir süreçtir. Ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasal gelişmişlik düzeylerini belirleyen baş etken eğitimdir. Bir ülkenin kalkınması insanlarının eğitim seviyesi ile doğru orantılıdır. Çünkü kalkınmanın gerçekleşmesinde, doğal kaynaklar ve sermaye gibi ekonomik unsurların kullanılması insan becerisine bağlıdır ve insan bu beceriyi eğitimle kazanmaktadır. Mademki eğitim bir ülke için bu kadar önemlidir, öyleyse toplumu meydana getiren bireyleri eksik ya da maksatlı bir şekilde eğiterek ülkenin gelişimini, başarısını veya başarısızlığını etkilemek mümkündür.
Ailede, okulda, toplumda, kısacası her yerde ve her şartta öncelik eğitim olmalıdır. Eğitim denilince akla ilk olarak öğretmenler gelse de eğitim; öncelikle ailede başlar, çocuklar aileleri aracılığıyla topluma hazırlanır. Yani çocukları okula gönderdik, “tamam” değildir mesele. Tabiki öğretmenlerin rolü çok büyüktür ancak bizler öğretmenlerimize hak ettikleri değeri vermezsek, onlara yeterince sahip çıkmazsak ülkenin geleceğine ihanet etmiş, Türkiye yüzyılı vizyonunu benimsememiş, sadece sorumluluğu üzerimizden atmış oluruz. Yerli, milli ve tutarlı bir eğitim sistemi, gerçekten değer verilen öğretmenler ve bilinçli bir toplumla hedeflerimize çok daha kısa sürede ulaşmamız işten bile değildir. Ancak bunun yolu; öğretmenler odasında kadrolu, ücretli, sözleşmeli diye ayrım yapmak, öğretmene sözlü tahrik, fiziksel şiddet hatta öldürmeye varan eylemler için toplum nezdinde dikkat çekici önlemler alamamak, öğretmeni çocuk bakıcıları olarak görmek, aile bireylerini ayrı ayrı yerlerde çalıştırmak, gereksiz bir ton angarya yüklemek, kaşıkla verdiği zammı kepçeyle almak değildir.
Eğitimin ailede başladığının farkında olmayan, zamanının büyük çoğunluğunu ekran karşısında geçiren ve sosyal medya bağımlısı olmuş 7 den 70’ e herkes şu anda gündem olan ve buzdağının sadece görünen yüzü YKS sonuçlarının kötü olarak değerlendirilmesi hususunda pay sahibidir.
Hayatı; sadece dizilerdeki gibi, lüks mekânlardan, eğlence merkezlerinden ibaretmiş gibi gören, zengin kız fakir oğlan misali holdinglerde yaşanan aşklar gibi zanneden gençler, cebinde parası yokken sırf sosyal medya paylaşımı yapmak için bir karton bardak kahveye bir ton para verenler ve maalesef tüm bunları herkes her gün yapıyor ben niye yapmayayım diye hayal kurdurulan insanlar, bu düzene sessiz kalanlar ve ortak olanlarda bu sonuçlarda pay sahibidir.
Türk örf adetleriyle uyuşmayan, içerisinde saçma sapan çarpık ilişkileri barındıran gündüz kuşaklarındaki birçok programı her gün ekranlara taşıyanlar, bunların yayınlamasına izin verenler, bu programları soluksuz bir şekilde ilgiyle takip edenler ve yine tüm bunlara sessiz kalanlarda bu sonuçlarda pay sahibidir.
Eğitim konusunda doğruyu ya da yanlışı tek bir sebebe bağlamamak gerekir. Ülke olarak eğitimde başarıyı yakalamak istiyorsak vatandaşlar ve yöneticiler yani her birimiz şapkamızı önümüze alıp düşünmeliyiz. Sosyal medya çılgınlığı bir yönlü kısıtlanmalı, ahlaksız paylaşım yapanlara yaptırım uygulanmalı, insanları uyuşturan, aklını bulandıran gündüz kuşağı programlarına sınır getirilmeli ya da kaldırılmalıdır. Herkes işin bir ucundan tutmalı ve ben doğruyum sen yanlışsın anlayışından sıyrılmalı, her konuda bir ve beraber olabilmeyi azami seviyede başarmalı, yöneticiler ben yaptım oldu zihniyetinden vazgeçip toplumsal bir uzlaşıyla hareket etmeli ki her kulvarda başarı gelsin. Yoksa toplum olarak uyumaya, uyutulmaya devam ettiğimiz sürece hedeflerimiz sadece hayallerde kalmaya devam edecektir.
HAKAN EROĞLU
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.